0

Hz. Muhammed’e ilk vahiy nasıl gelmiştir? Açıklayınız.

Çok eskiden beri Mekke'de hanîfler Recep ayında inzivâya çekilirler, burada kendilerine has ibadetleriyle Allah'ı zikrederlerdi.  Her biri, Mekke'nin 3 mil (bir saat) kuzeyinde Nûr Dağı'nda bir köşeye çekilir, tefekkür ederlerdi.
40 yaşlarına doğru Hz. Peygamber (s.a.s.)'in kalbinde de bir yalnızlık sevgisi oluştu. Nûr Dağı’nda bir mağaraya (Hira) çekilip, günlerce orada kalıyor, Yüce Allah'ın sonsuz kudret ve azametini düşünerek O'na ibâdet ediyordu. Giderken azığını da yanında götürüyor, bitince evine dönüyor, sonra tekrar gidiyordu.  Bazen de sevgi eşi Hz Hatice onun yanına getiriyordu. 

Hz. Muhammed (s.a.s.)'e ilâhi vahyin başlangıcı, sâdık(doğru) rüyâlar şeklinde oldu. Gördüğü her rüya, olduğu gibi çıkıyordu. Bu durum, altı ay kadar devam etti. Bu durum onu da şaşkınlığa sevkediyordu.
İlk Vahiy
610 yılı Ramazan ayının Kadir Gecesinde, hırkasına bürünüp Hira Mağarası’nda tefekküre dalmış olduğu bir sırada, bir sesin kendisine hitap ederek, kendisini çağırmakta olduğunu duydu. Başını kaldırıp etrafına baktı; kimse yoktu. Bu sırada her taraf bir anda nurla kaplanmıştı; bu duruma dayanamayıp bayıldı. Kendisine geldiğinde karşısında vahiy meleği Cebrâil'i gördü. Melek O'na:
-"Oku" Dedi. Hz. Muhammed (s.a.s.):
-"Ben okuma bilmem", diye cevap verdi. Melek, Hz. Muhammed (s.a.s.)'i kucaklayıp güçsüz bırakıncaya kadar sıktı.
-"Oku" diye emrini tekrarladı. Hz. Muhammed (s.a.s.) yine:
-"Ben okuma bilmem..." cevâbını verdi. Melek emrini tekrarlayıp üçüncü defa Hz. Peygamber (s.a.s.)'i sıktıktan sonra Alak Sûresi'nin ilk beş âyetini okudu.
"Yaratan Rabb'inin adıyla oku. O, insanı ‘alak'tan (aşılanmış yumurtadan) yarattı. Oku, kalemle (yazmayı) öğreten, insana bilmediğini belleten Rabb'in sonsuz kerem sahibidir." (Alak Sûresi, 1-5).
Meleğin arkasından Hz. Peygamber (s.a.s.) de bu âyetleri tekrarladı. 

Heyecanla mağaradan çıkarak evine doğru oradan uzaklaştı. Evine gelirken, yolda ilerlerken gök yüzünden bir sesin kendisine:
"Ey Muhammed. Sen Allah'ın elçisisin, Ben de Cibrail'im" dediğini işitti. Başını kaldırdığı vakit, Cebrâil'i gördü. Korku içinde evine ulaştı. Eşi Hz. Hatice'ye:
"Beni örtün, çabuk beni örtün" dedi. Bir müddet dinlenip heyecânı geçtikten sonra gördüklerini Hz. Hatice'ye anlattı, “Kendimden korkuyorum”, dedi. Hz. Hatice, O'nu şu ölmez sözlerle teselli etti.
"Öyle deme. Allah'a yemin ederim ki, Yüce Allah, hiç bir zaman seni utandırmaz. Çünkü sen , akrabanı gözetirsin. İşini görmekten âciz kimselerin işlerini yüklenirsin, Fakire yardım edersin. Misâfiri ağırlarsın...."
Varaka’nın Sözleri
Hatice daha sonra Hz. Peygamber (s.a.s.)'i, amcasının oğlu Varaka bin Nevfel'e götürdü. Varaka ‘hanîf’ti. Tevrât ve İncil'i okumuş, İbrânî dilini ve eski dinleri bilen bilge bir ihtiyardı. Varaka Peygamberimiz (s.a.s.)i dinledikten sonra:
-"Müjde sana Ey Muhammed, Allah'a yemin ederim ki sen Hz. İsâ'nın haber verdiği son Peygambersin. Gördüğün melek, senden önce Yüce Allah'ın Musâ'ya göndermiş olduğu Cibrail'dir. Keşke genç olsaydım da, kavmin seni yurdundan çıkaracağı günlerde sana yardımcı olabilseydim... Hiç bir Peygamber yoktur ki, kavmi tarafından düşmanlığa uğramasın, eziyet görmesin..." dedi. 
Aradan çok geçmeden Varaka vefat etti.

Yorum Gönder

 
Top