0

Hz. Eyyüp hakkında ansiklopedilerden araştırma yapınız.

İslâm kaynaklarına göre Havrân bölgesinde yaşamış ve çok zengin olmuş, çok büyük servet elde etmiş,  malı-mülkü, birçok oğlu kızı bulunan Hz. Eyyûb (a.s.), kendi milletine peygamber olarak gönderilmiştir. Allah'a ibadet ve kulluk, milletine hizmete kendini adamış, fakirleri ve yoksulları gözeten, ailesine karşı iyiliksever ve son derece hayırlı bir insanmış. Allah'u Teala Hz. Eyyûb'u bir imtihânına tabi tutmuştur. Bütün servetini, çocuklarını kaybettiği gibi şeytanın kendisine musallat olması neticesinde kalbi ve dili hâriç bütün vücudunda çıbanlar çıkmış, iltihaplı yaralar açılmış, yaralarına kurtlar dolmuş ve vücudu bozulup kokmaya başlamıştı.Eşi Rahmet dışındaki herkes etrafından uzaklaşmış, eşi kendisine sadakatle hizmete devam etmiş, kendisi de bir mağaraya çekilerek orada Allah'ı zikretme ve ibadetle meşkul olmuştur. Hiçbir zaman sabrını ve Cenâb-ı Hakk'a bağlılığını kaybetmemiştir. Değişik rivâyetlere göre 3, 7, 13 veya 18 sene gibi epey uzun süren bu sıkıntılı dönemden sonra sabrıyla imtihânı kazanan Eyyûb (a.s.) Allah'ın lütfu ve emriyle ayağını yere vurmuştur. Ayağını yere vurduğu yerden bir su fışkırmış ve bu su ile yıkandığında tüm hastalıkları iyileşmiştir. Allah, tüm zenginliğini ona iade etmiş, çocuklar lütfetmiş, insanlar tekrar etrafında toplanmış ve hayırlı bir ömür sürmüştür.
Genellikle kabul edildiğine göre bu imtihana uğradığı sırada yetmiş yaşında olan Hz. Eyyûb, şifâ bulduktan sonra yirmi yıl daha yaşamış, diğer bazı rivâyetlere göre ise hastalığından önceki kadar daha ömür sürmüştür. Hz Eyyüp'ten sonra Bişr adındaki bir oğlu, kavmine peygamberlik yapmıştır.
Bugün Urfa'da bir makamı vardır, bu bölgede yaşadığı düşünülmektedir. Mağara ve kuyu burada mevcuttur. Fakat kuyunun suyu çekilmiştir. Araştırma konusu olan bir durum olarak güncelliğini sürdürmektedir.

Yorum Gönder

 
Top