0

Dağa Çıkan Kurt

(Halide Edip Adıvar)

Konu

Dağa Çıkan Kurt adlı eserde Türkün yeniden doğuşu olarak görülen Kurtuluş savaşı yıllarında başımızdan geçen olayların bazıları Halide Edip tarafından kaleme alınmış, bin bir zorlukla ve mücadele ile yeniden kurulan bu anavatanın anlatılan Türk büyükleri dışında kalan ama asla birey olarak kahramanlıkları anılmayan kişilerden bahsedilmiştir..

Özet

Dağa Çıkan Kurt adlı hikaye bir masal havasında ama Birinci Dünya Savaşında Türk milletinin yaşadığı olaylardan bahsedercesine anlatılır. Bir gün Ormanda tüm hayvanlar derin öfke ve homurtularla toplanırlar. Aslanların kükremeleri, kaplanların ışıldayan gözlerle her an bir şeyin üzerine atlayacakmışcasına tavırları, ayıların iniltileri, çakalların uluyuşları ortalığı kaplar, kurtlar da bu sırada inlerinden fırlarlar ve büyük bir kavga kopar.

Tırnakları ve gagalarıyla yüzyıllık kartallar, kara ormanın parçaladıkları kuşlarından kan ve kanat parçalarını ortalığa yağdırırlar. Isıran, parçalayan, koparan, kemiren, pençeleyen hayvalar her yeri kan ırmakları ve hayvan parçaları haline getirirler. Ortada ne sağlam bir in ne de durgun bir pınar kalır.

Uzun bir süreden sonra hayvanlar tekrar ırmak kenarında toplanırlar. Hepsinin bir yanı sakatlanmış, acılarını birbirinden çıkarmak istercesine homurdanırlar. Ormandaki düzen tıpkı Birinci Dünya Savaşı sonrası geriye kalan Avrupa gibi tamamen bozulmuştur. En büyük hayvan olan fil, Amerika’ nın da savaştan sonra yaptığı gibi artık hayvan dünyasında savaşın, hilenin, bir bir avlamanın yapılmayacağını anlatır. Küçük hayvanlar, büyük olanlar tarafından ne haraca kesilecek ne de besinleri alınacaktır. Fil öyle etkileyici ve güçlü bir sesle bağırır ki bundan tüm hayvanlar etkilenir.

Kaplanlar ve yılanlar artık ceylanlara bakmaz olurlar, otyiyenler pempe hülyalara dalıp giderek kaygıyla düşünürler. Her büyük hayvanın arkasında bir küçük hayvan saklanmış durur. Ortalık bir savaş sonrası sessizliğine bürünür. En son olarak çalıların arkasında duran köpekler, ingilizlerin Avrupa ülkelerini üzerimize kışkırtması gibi birden bire ortalığı ayağa kaldırırlar.

Bu uysallığın ve sessizliğin tek bir cins hayvanın yemlik ve av diye feda etmekle sağlanacağını düşünürler. Sonunda ormanda hep birden daima korku gölgesi gibi dolaşan bir hayal hepsinin gözü önüne belirir ve haykırırlar :

-Kurtlar, Kurtlar …

1914 ‘te bütün Avrupa ülkelerinin toplanıp yüzyıllardır baş edemedikleri, içlerinde onlar için hep korku olarak kalan, şavaşta yıkamayıp ancak masa başında yıkmayı başarabildikeleri Türk milletini bir av, sömürülecek bir yem olarak seçerler.

Bu olayın ormandaki hayvanların işine gelmesi kurtları çaresiz ve yanlız bırakır. Bunun üzerine bize ve soyumuza kurtlara, yani Türklere, hayat boyu hüküm giydirirler. Alınan karar aşamasında kurtların inleri çiğnenir, kurt yavruları çalınır, dişileri parçalanır, erkek kurtlar avlanır. Köstebekler bağırışarak etleri yağma,inleri yerle bir ederler. Herkes tuzak, tırnak, pençe kısacası herşeyle kurt soyuna saldırır. Bu eşi görülmemiş bozgun ve yıkım karşısında inlerinden, ormanından, av ve tuzak yerlerinden yaralı, bahtsız bir şekilde çıkarılan kurtlar, soyun öc adını ulumak için dağlara çıkarlar.

Benzeri Birinci Dünya Savaşı sonrası olduğu gibi tüm İtilaf Devletleri savaştan sonra bi çare kalkmış Türk milletinin topraklarına saldırırlar. Birer birer ülkeler tarafından ele geçirilen topraklar yağmalanır, yakılır, yıkılır, Türk erkekleri tek tek öldürülür, çocuklar kaçırılır, kadınlarımız kötü davranışlara mağruz kalır.

Bir fiil işgal edilen topraklarımızda yapacak her hangi bir şeyi kalmayan milletimiz tekrar birlik olup vatan topraklarını ele geçirmek için dağlarda Kuvayi Milliye adında toplanır. Ta ki Türk milletine eski refah ve barış dolu yılları getirene kadar ordan inmemeye and içerler.

Bundan sonra dağlardan, sarı ay ve sarı ateş gözlerden, siyah servi duvarının arkasından, boş ufuklardan, korkunç bir uluma bütün ormandaki kurtların uluması ile her yere bir anda korku salarak yayılır. İşte bu Türk’ ün sesidir.

Ana Fikir

Türk milletinin bağımsızlık savaşında küçüğünden büyüğüne, kadınından erkeğine, gencinden yaşlısına kadar herkes elinden gelen tüm gayreti göstermiş, ama asla birey olarak övünülmemiş, bu Türk milletinin kendi başarısı, bir bütün halinde elde ettiği başarı olarak kabul edilmiştir.

Şahıslar ve Olaylar

Olaylar Halide Edip Adıvar’ın yaşadığı dönem içerisinde yani Kurtuluş Savaşı yıllarında geçmektedir. Bunlar Halide Edip’in ağzından sanki karşıdakilerle o sırada konuşurmuşcasına anlatılmaktadır. Bazıları kendi yaşadığı, bazıları ise hiç bu güne kadar gün yüzüne bir kahramanlık örneği olarak çıkarılmayan cesur Türk milletinin bazı bireylerinin hikayeler dizisidir.

Halide Edip Adıvar’ın bu eseri hikayelerden meydana geldiği için birden çok bölümün birden çok şahsı vardır. Ben kendi anlattığım Dağa Çıkan Kurt adlı hikayenin kahramanları olan hayvanların şu an yaşadığımız dünyaya yansıyan kişiliklerini tahlil edecegim.

Fil: Bilindiği gibi fil, ormanda yaşayan en büyük ve güçlü hayvan olarak kabul edilmektedir, belli bir otoritesi vardır. Tıpkı Amerika’nın dünyada kabul ettirdiği büyüklüğü ve gücü gibi. Bütün hayvanlar onun söylediklerinden etkilenmekte ve ister istemez o doğrultuda hareket etmektedirler diğer dünya ülkelerinin yaptığı gibi.

Çakal: Hayvanlar aleminde sinsi olarak tanınan çakal bu hikayede de karşımıza İngiltere rolünde çıkmıştır. Yıllardır ülkemiz üzerindeki misyonerlik ve propoganda çalışmalarını devam ettirmesi gibi çakalda hayvanları proveke edip onları kurtlara karşı kışkırtmaktadır.

Kurt: Ormanda süregelen bir yaşantının içinde her hayvanın korkulu rüyası olarak tanınan kurt, ceraseti, yırtıcılığı ve soyuna değer vermesi açısından Türklere benzetilmiştir.

Yazar Hakkında Bilgi

ADIVAR, Halide Edip (1884-1964) Roman yazari, İstanbul’da dogdu. Reji Naziri Mehmed Edip Bey’in kizidir. Uskudar Amerikan Kiz Koleji’ni bitirdi. Özel olarak Arapca, Kur’an-i Kerim, Türk musikisi, Salih Zeki’den matematik, Riza Tevfik Bolukbasi’dan felsefe ve edebiyat dersleri alarak özel ögrenim gördru. 1901′de hocasi Salih Zeki ile evlendi. 31 mrat olayi uzerine Misir’a kacti. Oradan İngiltere’ye gecti. Egitimle ilgili yazilari begenildigi icin 1909′da Darü’l-Muallimat (Ögretmen Okulu) pedegoji ögretmenligine getirildi.

1917′de ikinci evliligini Dr. Adnan Adivar ile yapti. İstanbul Universitesi Edebiyat Fakulsi’nde Bati edebiyati derseleri verdi. Yunanlilar’in İzmir’i isgal etmesini protesto icin yapilan meshur Sultanahmet Mitingi’nde heyecanli bir konusma yapti. İstanbul’un isgal edilmesi uzerine kocasi ile Anadolu’ya kacarak milli Mucadale’ye katildi. Sakarya Muharebesi’ni izleyen gunlerde, savasa fiilen katilip hastabakicilik yapti. Kendisine “onbasi” ve “cavusluk” rutbeleri verildi. Milli Mücadele’den sonra esiyle birlikte Avrupa’ya gitti (1924-1939). 1939′da Edebiyat Fakultesi İngilizce profesorlugune tayin edildi. İstanbul’da oldu.

Halide Edip Türk kadinin is, dusunce ve edebiyat alanalinda basarili olan bir ornegidir. Kadin haklarının atesli bir savunucusu olarak yillarca mucadele vermistir. Gördugu egitim sebebiyle Dogu-Bati sentezini en basarili sekilde yapabilen yazarlarimizdandir. Yazi hayatina gazete ve dergilerde yayinlattigi makale, sohbet ve denemelle baslamis, bu eserlerinde kizlarin egitimiyle psikolojisi uzerinde durmus, ask konusunu ön plana almistir.

İlk romanlarında ask konusu agir basar. Kurtulus Savasi onun dusunce dunyasini degistirmis, ideolojik romanlar yazmasini saglamistir. Bazi romanlari Türk gelenek ve görenekleri uzerine kurulmus sosyal hayatimizi cok canli cizgilerle yansitan töre romanlaridir. Bu turden olan Sinekli Bakkal, CHP Roman Yarismasi’nda birincilik kazanmistir, kisa ve fiilsiz cumleleri, sade bir dili vardir. Bu bakimdan yazari tenkit edenler olmustur.

Bütün eserlerinde kadin kahramanlarin daha kuvvetli ve canli anlatildigi, tanitildigi görulur. Halide Edip, sahis yaratmada cok basarilidir. cumhuriyet döneminin en cok okunan eserlerini yazmistir. Kitaplarinin bir kismi da bati dillerine cevrilmistir.

Romanları: 1- Heyula (1909-1974), 2- Raik’in Annesi (1909,1924), 3- Seviyye Talib (1910), 4- Handan (1912), 5- Yeni Turan (1912), 6- Son Eseri (1913, 1909, 1939), 7- Mev’ut Hüküm (1917, 1919), 8- Atesten Gomlek (1922, 1923), 9- Kalp Agrisi (1924), 10- Vurun Kahpeye (1923, 1926), 11- Zeyno’nun Oglu (1927,1928), 12 Sinekli Bakkal (1935, 1936), 13- Yolpalas Cinayeti (1936), 14- Tatarcik (1938, 1939), 15 Sonsuz Panayir (1946), 16- Döner Ayna (1953), 17- Akile Hanim Sokagi (1958, 1975), 18- Kerim Usta’nin Oglu (1958, 1974), 19- Sevda Sokagi Komedyasi (1959, 1971), 20- Caresaz ((1961, 1972), 21- Hayat Parcalari (1963)

Hikayeleri: 1- Harap Mabedler (19119, 2- Daga Cikan Kurt (1922), 3- Kubbede Kalan Hos Sada (1974), 4- İzmir’den Bursa’ya ( (icindeki uc hikaye yazara aittir, 1963, 1970)

Hatiralari: 1-Mor Salkimli Ev (1951, 1955; İngilizce nesri “Memoirs” 1926), 2- Türk’un Atesle İmtihani(Milli Mucadele Hatiralari, Hayat mecmuasinda 1962; ingilizce nesri “The Turkish ordeal”, 1928) Tiyatro Eserleri: 1- Kenan Cobanları (1918), 2- Maske ve Ruh (1937)

Diger Eserleri: 1- İngiliz Edebiyati Tarihi ( 3 Cilt, 1940-49), 2- Turkiye’de Sark-Garp ve Amerikan Tesirleri (1954, 1955: İngilizve Urduca’ya cevrildi)

Yorum Gönder

 
Top