GEL GÖR BENİ AŞK NEYLEDİ
Ben yürürüm yane yane
Aşk boyadı beni kane "ane" zengin uyak
Ne âkilem ne divane
Gel gör beni aşk neyledi
Gâh eserim yeller gibi
Gâh tozarım yollar gibi "ler gibi" redif , "l" yarım uyak
Gâh akarım seller gibi
Gel gör beni aşk neyledi
Akar sulayın çağlarım
Dertli ciğerüm dağlarım "rım" redif ; "ağla" zengin kafiye
Şeyhim anuban ağlarım
Gel gör beni aşk neyledi
Ya elim al kaldır beni
Ya vaslına erdir beni "dır beni" redif ; uyak yok
Çok ağlattın güldür beni
Gel gör beni aşk neyledi
Ben yürürüm ilden ile
Şeyh soraram dilden dile "ile" zengin uyak
Gurbette halim kim bile
Gel gör beni aşk neyledi
Mecnun oluban yürürüm
Ol yâri düşte görürüm "(u)rüm" redif ; uyak yok
Uyanıp melûl olurum
Gel gör beni aşk neyledi
Miskin Yunus biçareyim
Baştan ayağa yareyim "yim" redif; "are" zengin uyak
Dost elinde avareyim
Gel gör beni aşk neyledi
Şiirin sunusu için TIKLAYINIZŞiirdeki bazı kelimelerin anlamları: (ek bilgi)
ışk: aşk
Âkil:akıllı
divane: deli ,çılgın
neyledi: ne yaptı
geh: (kah) bazen, bazı zaman
sulayın: su gibi
dağlaram: yaralarım
anuban: anıp, anarak
vasl: sevgiliye kavuşma
miskin:(tasavvufta) yoksul, benliğinden geçmiş kişi
yâre: yara
melûl: kederli, dertli
il: memleket
âvâre: serseri, başıboş, boş gezen
İNCELEMESİ
ölçü: 8'li hece ölçüsüyle yazılmıştır.
uyak: şiirde gösterilmiştir.
redif: şiir üstünde gösterilmiştir.
sese dayalı edebi sanatlar: 1.beyitte "n" seslerinin tekrarıyla ali terasyon, "e ve a" seslerinin tekrarıyla asonans yapımıştır.
Her beyitte ünsüz harf tekrarıyla aliterasyon ünlü ses tekrarıyla asonans yapılmıştır.
YAPI UNSURLARI:
Nazım birimi: dörtlük
nazım birimi sayısı: 7
uyak şeması: aaab/cccb/dddb/eeeb/fffb/... düz uyak şeması vardır.
TEMA: İlahi aşk
Nazım Türü: İlahi
ŞİİRİN BİRİM BİRİM AÇIKLAMASI:
13.yüzyıl tekke şiirinin en önemli şairlerinden biri olan Yunus
Emre, bu ilahisinde Tanrı sevgisini işlemektedir. Tasavvuf
anlayışına göre, insanın dünyadaki görevi Tanrıya
ulaşarak onun varlığında yok olmaktır (fenafillah). İnsan
gibi, bütün varlıklar da Tanrı'yı kendi dillerinde ve hallerinde
arar, ona ulaşmaya çalışırlar.
1. dörtlükte şair Tanrı'yı yana yana aradığını, Tanrı'dan
ayrı düştüğü için acı çektiğini, Tanrı'yla özdeşleşmeye hazır
olduğunu bildiriyor. "Akıllı" ya da "deli" olmadığını söylemesi,
onun artık bir dünya hali olan akılla ve delilikle iglilenmediğini
göstermektedir, çünkü akıllılığının ve deliliğin
ötesine geçmiştir. Tanrı'ya ulaştıktan sonra ne akıllılığın
ne de deliliğin değeri olacaktır.
2. ve 3. dörtlüklerde, şair bütün doğa ile birlikte Tanrı'yı
aradığını söylemektedir. Yeller gibi eserek, yollar gibi tozarak,
seller gibi çağlayarak Tanrı'yı aramakta, dertli ciğerini
aşk ateşiyle dağlamakta, Tanrı'yı arayarak ağlamaktadır.
O, bu dünyada Tanrı'yı aramaktadır, ama henüz bulamamıştır.
Bu da şaire büyük bir acı vermektedir.
4. dörtlükte, Yunus Emre Tanrı'ya yakarmaktadır. "Ya elim
al kaldır beni, ya vaslına erdir beni" diyerek Tanrı tarafından
kabul edilme isteğini dile getirmektedir. Tanrı isterse
Yunus'u elinden tutarak Tanrısal varlık içine alabilir. Bu
dörtlükte "ağlatmak" sözcüğü dünya ile ilgilidir. Onun gülmesi
ise Tanrı'ya ulaşmasıyla mümkün olacaktır.
5. dörtlükte, bu dünyayı gurbet olarak niteleyen şair, ancak
Tanrı'nın yanında gurbetliğin biteceğini belirtmekte, ona
ulaşmak için de ilden ile gezdiğini, onu her yerde aradığını
söylemektedir. Onun bu acılı halini de ancak Tanrı'nın anlayabileceğini
düşünmektedir.
6. dörtlükteki "yâri düşte görmesi, uyanınca üzülmesi", 7.
dörtlükteki "dost ilinden avare olması" yine Yunus'un Tanrı
katına ulaşamadığının göstergeleridir. Bu aşkın kendisini
Mecnun'a döndürdüğünü ve kavuşamamanın verdiği acıyla
çaresiz kaldığını belirten şair, bu çaresizliğine acımasını
istemekte, onu yanına alması için Tanrı'ya olanca gücüyle
yalvarmaktadır.
ek açıklamalar:
"şeyhüm" "ışk" , miskin", "avare" gibi düşünceler tasavvuf düşüncesini yansıtır.Tasavvufta mutlak sevgili ve dost Allah'tır. Allah'ın dışındaki her şey geçicidir.Şiirdeki "aşk" hakiki aşk olan Allah aşkıdır. Dünyadaki her şey Allah'a ulaşmak için bir araç olarak görülür. Okuduğunuz şiirde "gel gör beni aşk neyledi" sözüyle şair Allah aşkından yandığını ONA kavuşmak istediğini vurguluyor.. Şiirde gece - gündüz Allah aşkıyla yanıp tutuşan, dünya malına değer vermeyen, Allah aşkını zenginlik ve fakirliğe tercih eden bir dervişin düşünceleri dile getirilmiştir. Bu tasavvuf düşüncesidir. Yunus Emre'nin bu şiirinde 13 ve 14. yüzyılda Türk edebiyatında etkisini hissettiren tasavvuf düşüncesini, dolayısıyla çağının sanat, kültür ve din anlayışının yansımalarını görmek mümkündür.
3) Metnin yazılış amacı Allah aşkını ifade etmek ve tasavvuf düşüncesini geniş halk kitlelerine ulaştırmak olduğundan konuşma diline yakın, yalın sade bir dil kullanılmıştır.
4) Bu şiir, 12. yüzyılda Ahmet Yesevi'yle başlayıp 13. yüzyılda en olgun örneklerini veren tasavvuf anlayışı geleneğine göre yazılmıştır.Şiirde soyut bir gerçeklik olan ilahi aşk anlatılmıştır. Şiirsel gerçeğin ifade aracı imge ve sestir. Şair bunu dile getirirken çeşitli edebi sanatlarla somutlaştırma yoluna gitmiştir. Şiiri okurken Allah aşkının derdiyle yanıp tutuşan bir Yunus Emre âdeta bir tablo gibi gözümüzde canlanmaktadır.Şiirin nazım türü İLAHİ'dir. Dinî-tasavvufi edebiyatta; Allah'ın varlığı, birliği, Allah sevgisi gibi konuları işleyen nazım türüne ilahi denir.Yunus Emre, şiirlerinde tasavvuf düşüncesini ve ilahi aşkı halkın kolayca anlayabileceği bir dille yazmıştır. Bu şiirinde de şairin edebî görüşünü yansıtan bir konuyu (ilahi aşkı) işlediğini görüyoruz. Açıklık, yalınlık, derinlik, içtenlik ve heyecan, Yunus'un şiirinin başlıca özelliklerindendir. Bu özellikleri şiirlerinde başarıyla uygulayan Yunus Emre için "Tasavvufî halk şiirinin en lirik şairidir" ifadesini kullanmak yanlış olmaz.Sözcüklerin ve eklerin yazılışına baktığımızda 13. yüzyılın dil özelliklerini görürüz: (tozaram,dağlaram,kaldur,oluban,anuban ...) Eserlerinde Arapça ve Farsça sözcüklere de yer vermiştir. Ancak bu sözcükler Türk halkının diline girmiş, konuşulan, anlaşılan sözcüklerdir. Bu yönüyle Yunus Emre'yi Eski Anadolu Türkçesi'nin kurucularından sayabiliriz. Yunus Emre, o dönemde edebiyat dili olarak Türkçeyi, canlı biçimde kullanmıştır. Türkçenin kültür ve edebiyat dili olarak gelişmesine büyük hizmeti olmuştur.
Yunus, şiirlerinde hem ulusal ölçümüz heceyi hem de Araplardan aldığımız aruzu kullanmıştır. Nazım birimi olarak hem beyit hem de dörtlük kullanmıştır. Şiirlerini daha çok ilâhi, nutuk ya da nefes türünde söyleyen Yunus Emre; hür düşünceli, anlama değer veren, Vahdet-i Vücud inancını ve ilâhî aşkı anlatan bir mutasavvıf şairdir.Vahdet-i Vücud inancına göre tek gerçek varlık Allah'tır. Ondan gayrı ne varsa, yani bütün evren O'nun yansımasıdır. Allah bilinmeyi dilemiş, kâinatı yaratmıştır.
5) "Aşkın kana boyması", yeller gibi esmek" yollar gibi tozmak" akarsu gibi çağlamak" dertli ciğerini dağlamak", "Mecnun olup yürümek" Miskin Yunus" "baştan ayağa yaralı olmak" "dost ilinden avare olmak" Bu ifadeler soyut bir gerçeklik olan "ilahi aşkı" somutlaştırmak ve farklı durumları ifade etmek için kullanılmıştır.
6) "şeyhüm" "ışk" "mecnun" miskin" "avare" gibi sözcükler din ve tasavvufla ilgilidir.Bu kelime ve kavramların
koşukta yer almamasının sebebi koşuk nazım türünün İslamiyet öncesi sözlü edebiyat dönemine ait olmasıdır.Tasavvuf düşüncesi İslamiyet'in kabul edilmesinden sonra görülür.
7) "âkil, divâne, hâl , Mecnûn ,melûl, yâre, âvâre, bîçâre" gibi sözcükler kapalı ünlülerin bulunduğu sözcüklerdir..Koşuk adlı metinde kapalı heceler yoktur.Çünkü bu sözcükler İslamiyet'in kabulünden sonra Arap ve İran edebiyatından dilimize girmiştir.Kapalı heceler dilin musikileşmesinde ve ahenginde önemli bir yere sahiptir.Nihat Sami BANARLI'ya göre ise "Uzun hece, âdeta dilleri tek sesli olmaktan kurtarıp çok sesli yapan ve dillere büyük müzikalite sağlayan ses unsurları ve âdetâ Türkçenin notası olmuştur."
8) İlahi metninde İslam medeniyetinin şekillendirdiği Türk kültürünün ve tasavvuf düşüncesinin izleri görülmektedir.Koşıkta ise İslamiyet'ten önceki göçebe Türk toplumunun yaşam biçimi görülmektedir.
Yorum Gönder